Karanlık Mod
Image
Logo
Sahici Fikir Konferansı'nın Ardından

Sahici Fikir Konferansı'nın Ardından

Mirzabeyoğlu sevenleriyle buluştu!..

 

Seven ve sevilen uzun bir aradan sonra nihayet uygun bir zaman ve mekânda, Altın Boynuz’da buluştu…

 

Evveliyatı mezbaha, yani hayvan kesim yeri olan yerde, –Haliç Kongre Merkezi-, Kasım ayı kesim ayı esprisini de hatırlatan veçhesiyle büyük, büyük olduğu kadar da topyekûn insanlığı derinliğine ve genişliğine doğru ilgilendiren çok mühim bir organizasyon / konferans gerçekleşti. Alt başlığı “yaşanmaya değer hayat için…” olan Adalet Mutlak’a isimli konferans, binlerce insanın iştiraki ile gök kubbe altında bir hoş seda bırakarak hatıralarda yerini aldı.

 

Geçmişte mezbaha, yani hayvan kesim yeri olan Haliç Kongre Merkezi, “kurbanlık deve-kurbanlık nefs” mânâsına gelen bedene kelimesinin lûgat mânâsı ve bunun da nefslerin kurban edilmesi mânâsını mündemiç olması ilginç bir tevafuk olsa gerek! İnsan bedeni en mütekamil hayvandır! Hayevan-canlı! Demek ki, Konferans’ın yapıldığı Haliç Kongre Merkezi, mekân hususiyeti bakımından derin bir keyfiyeti haiz.

 

Beklenen ve özlenen Fikir Kahramanı’nın örgüleştirdiği sahici fikir yıllarca kendisine uygun bir sûret aradı. Malûm Konferans vesilesiyle bunun potansiyel namzetleri göründü. Gün, mânâya uygun sûret olma günüdür.

 

Altın Boynuz’da herkesin duyabileceği bir Gong çalınmıştır. Dolayısıyla da start verilmiş ve yarış başlamıştır. Bu yarış esas itibariyle iyi, doğru ve güzele doğrudur. Hemen belirtelim ki, iyi, doğru ve güzel temel değerleri, “Ben Kimim?” sorusuna doğru cevap verebilmek için temel referans niteliğindedir. Bu aynı zamanda “kendini bilmek” için gerekli olan olduğu kadar, sahib olunan veya ilgi duyulan mevzularda derinliğine ve genişliğine doğru yol alabilmek için de gerekli olandır.

 

Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan Konferans’ta (29 Kasım 2014) büyük bir fikir ziyafeti sofrası kurulmuştur. Bu ziyafet sofrasında ekmek kadar aziz olan fikir, var olan açlığı giderecek şekilde tüm insanlığın istifade ve istifazasına sunulmuştur. Umulur ki bütün engellemelere rağmen sahici fikir gerçek muhatablarını bulur ve mide açlığından daha mühim olan ruhî açlık giderilir.

 

Açlık, maddî ve manevî veçheleri olan bir hâldir. Ve bu hâl, daimidir. Açlığa kanmak veya maddî ve manevî doygunluk ölmek veya yok olmak için bir tuzak niteliğindedir. Halbu ki, maddî ve / veya manevî doygunluk, bir sonraki açlığa yelken açmak için sadece bir vesile hükmündedir. Bu mânâda açlık, daimidir; dolayısıyla da her daim beslenendir veya beslenmesi gerekendir.

 

Büyük Doğu mücadele tarihinde Üstad Necip Fazıl mealen şöyle der: “Kaf dağını hohlaya hohlaya erittik, fakat şimdi de ortalık çamur deryası oldu.” Üstad Necib Fazıl’ın bu tespiti, İBDA mimarı Mütefekkir Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun şahsında ziyadesiyle netlik kazanmıştır. Ancak, her şeye rağmen sözkonusu olan çamur deryası, “Yürüyen Büyük Doğu, İBDA”’nın büyük çaba ve gayretiyle yine hohlaya hohlaya kurutulmuş ve olması / olunması gereken şartlara erdirilmiştir. Öyleyse; imara uygun hâle getirilen mekânda bir medeniyet projesinin derhal işleme konulacağı ve inşa sürecinin başlatılacağı muhakkak. Sahici fikrin tasarrufunda topyekûn dünya, (arz, arazi) topyekûn insanlığın istifadesine sunulmuştur. İnşa sürecine katılmak için muhatablar kolları sıvamalı ve gereğini yerine getirmek için çaba ve gayret göstermelidir. Sözkonusu arazinin tekrardan çamur deryası olma ihtimali yoktur, çünkü; İBDA var! Hiç şüphesiz ki, imara açılan mekanda gelişigüzel ve gecekondu tarzı bir yapılanma sahici fikrin kabul edebileceği bir şey değildir. İBDA’nın fikrî bünyesi, süflî teşebbüsleri kolayca ifraz edebilecek bir keyfiyeti haizdir. İmara açılan mekanda usulüne uygun olarak yeni ve ziynetli saraylar veya mekânlar inşa etmek en başlıca görev olsa gerektir. Muhataplar, varolan potansiyellerini fikrin emrinde ve fikrin muradına uygun olarak açık etmeli ve “dayanışmalı fikir oluşumu”na katkı sağlamak gayesi gütmelidir.

 

İBDA Mimarı Mütefekkir Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, malûm Konferans vesilesiyle bütün dünyaya seslenmiştir. Merkez, Türkiye’dir. Türkiye merkezli bu sesleniş, ilkin muhataplar da dahil Türkiye’deki bütün samimi unsurlara, daha sonra İslâm dünyasına ve en nihayet bütün bir dünya insanına yapılmıştır. Çok kısa bir zaman sonra yankı bulacağını ümid ediyorum.

 

İBDA, bir fikir ve aksiyon hareketidir. Mimarı tarafından “Yürüyen Büyük Doğu” olarak tavsif edilmiştir. Bundan dolayıdır ki İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu, hem “Mütefekkir” ve hem de “Kumandan” keyfiyetini haizdir. Fikir ve aksiyonda sevk ve irade O’nundur. İBDA fikir ve aksiyonuna muhatap olanlara düşen en büyük sorumluluk, fert ve toplum meselelerine dair belirli bir mevzu sahibi olmak ve bu çerçevede sahib olunan mevzuun fikir ve aksiyonunu derinliğine ve genişliğine doğru meydan yerine taşımaktır. (3 Aralık 2014)

Yorum / YANIT