"Beşer Zekasının Sekreteri İBDA" Ve "Kıtalar Çapında İhtilal"
“1789 Fransız İhtilali”nin kazanımları üzerinden daha düne kadar Fransa, “Beşer zekasının Sekreteri” olarak bilinirdi. Ama bugün, “beşer zekasının çok ileri geri zekalısı” olarak topyekün Hıristiyan-Yahudi Batı dünyası veya medeniyetinin çöküşüne sahne olmaktadır. Hoşgeldin “Otuz Yıl Savaşları”!..
Doğru söylemek gerekir ki, Fransa’nın şahsında topyekün dünya, Küreselci Sermaye Artıklarını da çok tedirgin edecek bir şekilde, “Beklenen İslam İhtilal ve İnkılabı”nı haykırmaktadır, haber vermektedir. “Yürüyen Büyük Doğu: İBDA” ruh ve fikir sisteminin tezi halinde;
“Bundan böyle ihtilaller kıtalar çapında olacak!”
Son demlerini yaşayan “Paganist veya Kamalist Dinazorlar”ın son çırpınışlarına delalet eden en cafcaflı kavramlardan biri de, hiç şüphesiz ki “Büyük Uyanış” kavramıdır. Bu kavram, mücerret manada nasıl okunabilir, daha doğrusu nasıl okunmalıdır? Evet, çok doğru, sadece Türkiye’de değil, bütün bir dünyada büyük bir “Uyanış” süreci yaşanıyor. Fakat bu “Uyanış” öyle hiçde “Paganist veya Kamalist Dinazorlar”ın zannettiği gibi değil! Deccal Komitesinin tetikçisi mahiyetinde iş kotaran Paganist Küreselci Dinazorların zannettiği gibi ise hiç değil! Hemen herşeyi lanetli Ahbes’e bağlamaları ise düzünden değil ama, sadece tam tersinden doğru! Çünkü, mevzuun menşeinde Deccaliyet ve Mehdiyyet mevzuu var. Ki, bu mevzuun temelinde de, Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesi ve sonrasında ise ibretlik hadiseler zinciri var. Bu da ancak, “İki zıt mananın birarada bulunması” manasını mündemiç olarak, “Cem-i Ezdad” kavramı ile izah edilebilir. “Yürüyen Büyük Doğu: İBDA” ruh ve fikir sistemi, tüm bu ve benzeri mevzuların hakikatini temsil eden olarak, bu mevzuun da ruhuna / lübbüne / özüne / usaresine / kıvamına / denge veya muvazene amiline işaret eder.
“Paganist veya Kamalist Dinazorlar”ın beslendiği en önemli kaynaklardan biri de hiç şüphesiz ki Haluk Özdil’dir. Kanaatimce “Büyük Uyanış” edebiyatının en radikal şövalyelerinden biri olan Özdil, son dönem ekstrem gelişmelere paralel olarak, mesela Fransa’dan zuhur eden halk hareketlerini “Dijital çağ'a geçiş için kaosun fitili ateşlendi” şeklinde değerlendirdi. Diğer tüm dinazor sürüleri de benzer değerlendirmelerde bulundular, bulunuyorlar.
İstisnasız bir şekilde, eli kalem tutan ve ağzı laf yapan sürüsüne bereket aydıncık tipitip, dünyada tüm olup bitenleri, dünkü dünya düzeninde istediğini istediği şekilde yapmak irade ve imkanına sahib tipitiplerin yeni dünya düzenlerini kurmak heva ve heveslerine bağlamaktadırlar. Halbu ki kazın ayağı hiçde öyle değil. Tüm dünyada olup bitenlerden en ziyade endişe duyan, geceleri gözleri uyku tutmayan ve gündüzleri de inlerinden dışarı çıkmakta büyük tereddüt gösteren tipitiplerin bahse mevzu tipitipler olduğuna hiç şüphe yoktur. Sözkonusu tipitiplerin korkmaları, endişe duymaları için mukadderat bir yana, başlarına ne veya neler gelebileceklerini kendileri de az çok kestirebildikleri için, endişe duymakta yerden göğe haklılar ve bu da gayet normaldir. Çünkü kulak zarlarını patlatan ve cehennem hayatını haber veren çanlar Küreselci Yahudi Sermayesi ve uzantısı tipitipler için çalıyor!
Covid -19 Pandemik vak’a ile ayyuka çıkan panikatak durumlar piyasada ne kadar ezoterik simsar varsa hemen hepsini meydan yerine taşıdı. Taşımakla kalmadı, hiç mi hiç mutlak hakikat kaygısı taşımadıklarını da gün gibi aşikar etti. Yani “olan” açısından bakıldığında, gayet iyi de oldu! Ama “olması gereken” açısından bakıldığında ise hiç de iyi olmadı çünkü en ziyade şikayet ediyor görüntüsü veren tipitip aydıncık kadro kaos denilen düzensizliğin en ziyade körükleyicileri! Bunu bilerek ve isteyerek yapıyorlarsa hainden beter suçlu, yok bilmeden yapıyorlarsa ahmaktan öte yine suçlu!
İster sağcı, ister solcu, ister İslamcı, ister laik kefere, ister muhafazakar, isterse liboş liberal kanat olsun, hiç farketmez, ayranı yok içmeğe ama atla doludizgin nereye gidiyorsa artık! Ne “olan” hakkında tutarlı bir görüş ve inanış sözkonusu ve ne de “olması gereken”e dair belirli bir duygu ve düşünce sistemi! Varsa yoksa günübirlik insiyakla lafla peynir gemisi yürütmek! Gemi de gemi olsa, sandal(et)!
Evet, efendiler! Sahici şair ve Mütefekkir Büyük Doğu Mimarı Üstad Necip Fazıl’ın da destansı uyarısında haber verdiği üzere;
“Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden / Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden”
Mısralarında terennüm ettirdiği mana üzere, halihazırda yaşananlar büyük ölçüde anlaşılmıştır sanırım. Buna rağmen hala kumda oynamak kim veya kimlere ne kazandıracak?! Efendiler! Hele kendinize bir gelin! Duyun artık can pahası kan pahası ilahi gonkun sesini! Kulak kabartın artık olacak olanlara! “Olan” ve devamında “Olacak olanlar” “olması gereken”den haber veriyor! Sorarım size, “Olması gereken” nedir ve bu mevzuda KİM ne diyor?
Açık ve seçik söylemek gerekirse, içinde yaşadığımız yeni zaman ve mekan, yani “yeni dünya düzeni”ne göz kırpan 21. Yüzyıl, “mutlak müjde” halinde “İstikbal İslamındır” manası üzerinden “mühürlenmiş zaman” olarak kayda geçmiştir. İşte tam da bu noktada sorulması gereken ve de cevabı verilmesi gerek elzem soru şudur: “İstikbal İslamındır” mutlak müjdesi, bizzat Allah tarafından ve yine bizzat Allah Resülü’ne vaad edilmiş mutlak bir mana olduğuna göre, sözkonusu olan bu mutlak manaya yataklık teşkil eden / edecek olan suret nedir ve bu suret nerede düğümlenmiştir? Hiç bir tereddüte mahal bırakmadan cevap vermek gerekirse, ki gerekir, o da kanaatimce şudur: “Yürüyen Büyük Doğu: İBDA” ruh ve fikir sistemi, Allah tarafından Sevgili Habibine kıyamet öncesi vaadedilen “İstikbal İslamındır” mutlak müjdesine yataklık eden veya suret teşkil eden bir manadadır ve bu mana, kendisine mekan olarak, “medeniyetler beşiği” halinde Anadolu’yu seçmiştir. Bundan dolayıdır ki Büyük Şahid İBDA Mimarı Mütefekkir Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, içinde yaşadığımız yeni zaman ve mekanı, Allah’ın “Kaabid: Kısıcı, sıkıcı, kısaltıcı” isminin tecellisine şahitlik manasına, “1400 Gergini” ve devamı halinde de “1440 Anadolu Ergini” olarak mühürlemişlerdir. Halihazırda olup biten, ister Müslim, yani Mehdiyyet ve isterse Deccaliyet, yani gayri müslim, laik ve de pagan olsun, hiç farketmez, “olacak olan” manasına “olması gereken”e mutabık bir şekilde yürüyor, yürütülüyor. Hadisle sabit olduğu üzere, “Bütün kalbler Allah’ın iki parmağı arasındadır.” Yani hayır da şer de Allah’tandır ve her ne oluyorsa Allah’ın dediği oluyor. Ne dediyse o!.. Çünkü;
Mutlak ölçü mealleri:
“Allah nurunu tamamlayacaktır. Kafirler istemesede.”
“Allah kafirleri de dinine hizmet ettirir.” Ve;
“Ettik size bir oyun.”
Allah’a emanet olun!
OsmanTemiz
Temmuz 2023